Kościerzyna'da güzel göllerin diyarında iki çocukla yaşıyorum. Kashubian İsviçre'nin. Muhasebe konusunda uzman olmama rağmen, sanatsal bir yaratıcı ruhum var - Iona'yı tanıtıyor.
El sanatları sorunlardan kurtulmama ve pillerimi şarj etmeme izin veriyor - diyor Iwona. - İğne, tığ işi veya fırça olmadan bir gün yok ve birçok yeni fikir var
Giysileri 12 yaşında bir çocuk olarak dikmeye başladım - ilk önce mini versiyonda, bebekler için. Lisedeyken büyükannemden (şimdi birkaç tane var) coveted dikiş makinemi aldım ve modaya olan maceram başladı. O zamanlar zaten bir bireyciydim. Başlangıçta hazır giysiler üzerinde çalıştım, ama yakında kendi tasarımıma göre dikmeyi öğrendim. Şimdi hiçbir şablona ihtiyacım yok, tek ihtiyacım olan bir fikir, bir malzeme hurdası, makas ve yeni bir bluz veya çanta var.
Yünlü sıçrama tahtası
Kıyafetler sonra takıya geldi, ilk önce tığ işi ve cam boncuklar kullandım, sonra taşlardan. Çok büyük bilezik ve kolye koleksiyonum var. En sevdiğim hobimi kazara kuru keçe buldum. Renkli yün aplikler üzerimde büyük bir etki yarattı ve hemen bu alanda elimi denemek istedim. Bu yöntemle yapılan bacaları sevdim (daha sonra ne olduğunu göstereceğim), ancak hızlı bir şekilde başka uygulamalar buldum.
İğneden fırçaya
Rüyalarımın evi dinlendiğim, rahat ve rahat olduğu yerlerden biri ve en önemlisi de hanehalkı üyeleri. Doğam gereği kendimi düzenlemeye başladım. Tüm duvarları griye boyadım. Antika mağazalarında doğru mobilyaları bulmak için çok zaman ayırdım. Onların şık şekillerini gerçekten çok sevdim, ancak ahşabın doğal rengi kısa sürede çok koyu görünüyordu. Onları kendi tarzımla tekrarlamaya karar verdim. Teker teker dolabım boyalarla, cilalı sandalyelerle, çivilenmiş döşemelerle boyandım. Neyse ki, kolayca cesareti kırılmadım, öğrenmeyi seviyorum ve ısrarcıyım, çünkü mobilya üzerinde çalışmak sıkıcı ve yorucu. Ancak onu çok sevdiğim aktiviteler listesine eklediğim için çok fazla memnuniyet getiriyor.